25 Şubat 2011 Cuma

Platini'nin Ayarı Sırbistan'a Yarar mı ?








Platini gençtiğimiz günlerde Sırbistan Futbol Federasyonu'na ültimatom verdi: Ya adam olur taraftarınız ya da üyelikten alırız sizi ne turnuvalara milli takımınız ne de futbol kulüplerinizi turnuvalara alırız diye. Son İtalya maçında yapılanlar gerçekten de sabırları taşırmıştı yapılanlar.

Yakın zamanda Partizan taraftar grubu Grobari'nin yaptığı olayları herkes bilir. Bosna takımı Zrinjski Mostar maçında taraftarlar saha olayına karışmış, Partizan Belgrad ise 1 yıl avrupa kupalarından men cezası almıştı

Sırbistan'da taraftarlara devlet sözünü yıllardır geçirememekte. Yugoslavya zamanında pek kavga olmadığından bu gruplara bir müdahale olmadı ancak , yıllar sonra yıkılan Yugoslavya'dan sonra da çok geç kalındı. Artık neredeyse stadlardaki güvenliğe bile el atan gruplar ülkede maçlarda tehlike saçar oldular.

.
Uefa ise birkaç kere uyarmıştı Sırp yetkilileri ancak uyarılar sadece "söz" olarak kaldı. Yugoslavya'daki kanlı olaylara hiçbir önlem alınamıyorum ve her Partizan - Kızılyıldız maçında kan dökülmekte. Ultraslıktan daha çok sokak çetelerine dönen gruplar için yaptırım olmadıkça Balkan futbolu ilerleyemeyecek.

Ölüme Gidiyoz Schuster Gaptaan !


Yazın yapılan Ersan , Guti , Quaresma transferleri... Ara transferde yapılan Fernandes , Simao , Almeida transferleri... Bunların hepsi sadece kağıt üstünde şampiyon yaptı Beşiktaş'ı. Uzaktan baktığınızda "Oha lan ligi kopardı olum bunlar" derdiniz ama şimdi Galatasaray'la sadece aralarında 8 averaj kaldı. Beşiktaş sadece güzel futbol oynuyor skora etki yapan bir oyun tarzı yok. Atağa kalkamazlar kalksalarda atak söner falan işte yani.

Dinamo Kiev'e bakarsanır takım çöküşlerdeydi. Ligde Shakhtar 12 puan önlerinde onlar ise Metalist Harkov ile 2.lik savaşı vermekteydi. Beşiktaş ise alışıla gelmiş birşey yaparak 4 tane yedi yine bir Ukrayna takımından. Başı yanan futbolcular değil Schuster oldu. Halbuki ne kadar iyi oynatırdı Madritista'yı.

Beşiktaşın artık Uefa defteri kapandı. Lig ise çoktan bitti ki bu bitiş Galatasaray'ın Avrupa kapısını aralaması için iyi bir şans oldu. Geriye ise Ziraat Türkiye Kupası kaldı ki, Galatarasaray bu kupayı ligdeki ilk 5'ten daha çok istiyor. Peki Beşiktaşın şansı ? Çok ama çok az. Schuster ise gün saymakta bugün var yarın yok ...

24 Şubat 2011 Perşembe

Wenger'den 3. Çalım !

Wenger yine boş durmamış Barça'dan bir adam daha cebe atmış. Fabregas ve Fran Merida'dan sonra 3. vakanın ismi Jon Toral imiş. Hem de Sandro Rosell'in oyuncu kaçmalarına karşı seferberlik ilan ettiği dönemde olunca Rosell'in tepesi iyice atmış. Gunners ise Barça'ya 350bin euro yetiştirme bedeli ödeyecek. İlerde de parlarsa eğer 30-40 milyon euroya geri berir artık.

19 Şubat 2011 Cumartesi

Lanetim Senin Üstünde !


Son 2 sezondur, feci şekilde bu Chelski'ye kıl oluyorum. Man. City ile birlikte futbol piyasasını bozdular. Bugün pek özelliği olmayan sıradan genç stoper David Luiz bile 30 milyon euro ise bunlar yüzündendir. Geçen sene beddua etmedim ama bu sene fena beddualarım tutuyor.

Bugün maç listesine göz attığımda Everton'ın Chelski ile oynayacağını gördüm ve inşallah yenilirler dedim. Çok geçmedi 30 dk. sonra elendiğinin haberi geldi ve mutlu oldum bir anlık.

Şimdi sorarlar insana " Olum senin bu takımla derdin ne ? " diye. Basit çünkü yaptıkları işlerle tepkileri topluyorlar. Torres'in gidişiyle iyice tepki çekmeye başladı Chelski. Bu sezon 4. sırayı Tottenham'a kaptırabilirler de ...

17 Şubat 2011 Perşembe

Wenger'in Gecesi


Saat 20:00 civarı. Arkadaşımla birlikte iddaa bayisinde maçlara bakıyoruz, o da kupon yapmakla meşgul. Kafamı çevirip programa baktığımda Arsenal - Barcelona karşılaşması geldi. "Üst bitecek bu maç olum sakın Barça'ya verme" diye bir feryad koptu. Arkadaş gülümsedi:"Zaten üst vereceğim maça." dedi.

Çıktık 21.46 da maç başına oturdum 1. dakika olmuş maç ataklarla başlamıştı. Barça oyunu ortaya yıkmış Arsenal ise ortada defans yapmakla meşgul. Öyle ki Van Persie, Walcott, Nasri 3lüsü ve Fabregas ortada oynuyor; Wilshere ve Song ise defans 2lisi ile blok yapmıştı. Defans açıldıkça Xavi ara pas atmaya çalışıyor taraftarın yüreği ağzına geliyordu. Ne olduysa o sırada oldu işte. Defans öne çıkınca bir anda boşa çıktı ceza sahasının içi ve Messi'nin pasında topla buluşan Villa, topu ağlara gönderdi. 1-0 olduktan sonra ilk yarıda skor adına birşeyler yoktu ortada. Sadece Barça bazen defansın boşluklarını gördüğünde atağa kalktı o kadar.

2. yarıda ise Arsenal daha fazla ortada oynamaya başladı. Öyle ki mevkisine alışamayan Abidal zorlandı. Nasri da solda Dani Alves'i baya bir zorladı. Sonrasında da kendisini gösteremeyen Walcott ve Song çıkıp, Bendtner ve "Rus Messi" Arshavin girdi oyuna. Oyun bir anda değişti Barça'nın skor üstüne yatma üzerine yaptığı çabalar boşa çıkmıştı. Van Persie klasik " Kale ağzında paslaşma" işini yapmayınca Valdes afalladı ve 1-1 oldu skor. Bu dakikadan sonra Arsenal kendi lehine çevirdi maçı ve Barcelona'nın zamanında Zenit'in kapısında nöbet tuttuğu ufaklık Arshavin müthiş bir plase ile 2-1 yaptı skoru.

Wenger ise böylelikle 20032ten beridir 37 maçta evinde İngilizler hariç(Man. United) hiç bir Avrupa takımına yenilmemezlik serisini sürdürdü. Kolay değil 7 yıdır Wenger ManU hariç kimseye yenilmiyor. Bu skor da heyecanın biraz artmasına vesile oldu.

13 Şubat 2011 Pazar

Biz Bu Sene Ligde Yokuz Dayı !

Sıradan hiç bir özelliği olmayan can sıkıcı bir maçtı. Kewell'ın yokluğunda Anıl giydi formayı işte. Top ortada döndü durdu dolaştı. Derken 5. dakikada Ismael Sosa skoru ilan etti. Bu dakikadan sonrasını da oynamamıza gerek yoktu ama malum, futbol 90 dakika. Galatasaray ligde resmen yokları oynuyor ve Zapata 3 maçta 6 gol yedi. Bu mu müthiş kaleci, paranıza kıyıp daha da güzel bir kaleci alsaydınız nereniz düşerdi ? Ama yok biz takımlardan kovulan oyunculara bayılırız. Bu adamın kaç aydır futbol oynamadığını herkes bilmekte ve hala zorla kaleye geçiyor. 1-2 pozisyon oluyor bunlarda golle sonuçlanıyor. Eğer böyle olursa Trabzon, Fener ve Beşiktaş maçlarında vay halimize ...

4 Şubat 2011 Cuma

El Clasico Yılı

İspanya yeni yılın ilk yarısında 2 El Clasico izleyecek. Bunlardan birisi hafta içi Copa Del Rey, diğer ise La Liga'nın bir nevi final maçı. Şimdilik Copa Del Rey'deki karşılaşmalarına bir göz atalım.

Real ve Barça 25 kez karşı karşıya gelmiş. ilk 16 da 2 kere , çeyrek finalde 10, yarı finalde 8, finalde de 5 kere karşılaşmışlar. Finalde 3-2 Barça üstünlüğü var. Ayrıca Real Madrid Del Rey'i 17 senedir kaldıramadı. Bu sene de Real kaldıramazsa 18 sene olacak.

Her iki dev de yarı finalde gol yemedi rakiplerinden. Barcelona toplamda 8 gol atarken Almeira ağlarına, Real Madrid Sevillia ağlarına 3 gol attı.

Kupada final olarak El Clasico 1936 da oynandı ve Real Madrid o sene kupayı kaldırdı. Barcelona ise tam 32 yıl sonraki finalde Beyaz Şimşekler'i tek golle yenmişti.

Barcelona'nın gol atamadığı tek final ise 1974'teki finaldir. Bu maç Real'in son kazandı derbi finaldir ve 4-0 gibi net bir skorla geçmiştir rakibini.

Son iki derbi finalden ise 1-0 ve 2-0 gibi skorlarla galip ayrılan Barça, seriyi 3-2 yapmıştı. 10 Nisan'daki final ise nefesleri kesecek. Bundan kimsenin şüphesi yok.

Inter Geri Geliyor

Inter transfer döneminde çok iyi işler başarıp kadroya iyi takviyeler yaptı. Pazzini takımda sırıtmazken Brezilyalı futbolcular takıma tekrar alıştılar. Milan bu hafta yerinde sayarken Inter aradaki farkı iyice azaltmayı başardı. Aradaki fark yediye indi ve Milan'ın sakatlardan dolayı başı çok ağrıyor. Inter'de ise Lucio'nun bir sakatlığı var. Eğer Inter bu aradaki farkı iyice kapatabilirse Milano derbisi gayet zevkli olacağa benziyor.

300bin Eurocuk !


Cenk Tosun 20 yaşında. Bonservis bedeli 300bin euro diye Galatasaray almaktan vazgçmiş. Bakın fazla değil 300bin euro. Neymiş efendim bu adam bu kadar para etmez de yok işte şöyle böyle. Emre Güngör hatasından sonra Gaziantep'e kaptırdığımız 2. futbolcu ki Emre Güngör hala neden oraya gider anlamam. Dün akşam 2 tane gol attı yeni kalecimize ve "hoşgeldin" dedi. Eğer biz bu adamdan 300bin euro için vazgeçtiysek o zaman "Cenk Tosun gelsin bize kosun" diyesim geliyor.

1 Şubat 2011 Salı

Torres Liverpool'da



Abramovic'in en transfer listesindeki en gözde oyuncusuydu. Tamı tamına 58 milyon euro verildi ve Liverpool bu teklifi geri çeviremedi. Haftalık 180.000 puond alacakmış.

Taraftar da en önemli adamlarından birisi transfer olunca şekildeki gibi gemileri yakıp artık onu düşman bellemişler. Bu hafta sonu da şansa Chelsea-Liverpool maçı var ve herşey olabilir.