9 Eylül 2011 Cuma

Üniversiteli Sosyal Olmayı Sever


Üniversite öğrencisi heyecan ister, sosyalleşmek ister, ister de ister. Hocam.com da bu durum için biçilmiş kaftan konumunda. Sosyallik konusunda gayet iyiler. Ayrıca tüm üyeleri de üniversite öğrencisi. Yani yalnızlık çekme gibi bir sorunu olmaz kimsenin. Şiddetle tavsiye edilir.

http://www.hocam.com/

20 Nisan 2011 Çarşamba

Mou'nun İnadı ..


Maçtan önce herkesin aklında Barça, Madrid'i parçalar taraftarlar evine hüsran ile dönecek fikri vardı. Hatta Di Stefano Mou hakkında "korkak" demişti. Bugün Madrid maçta daha da hızlı ve sertti. Maç çok gergindi oyuncular kavgaya meyilliydi. İlk yarı Madrid golü bulamadı etkili oynadı Barça'yı sahasına kapadı. 2. yarı ise Madrid direndi ki gücü tükenmişti ipler Barça'nın eline geçmişti. Ramos, Casillias, Carrvalho'nun müdahaleleri Madrid'i ayakta tuttu. Uzatmalarda ipi Barça kaçırınca ilk yarıda gol geldi ve Barça El Classico'da uzun süre sonra ilk defa yenildi.

Maçı çeviren can alıcı hamleleri yapan Mou, bir kez daha kupa kazanmasını bildi. Şimdi önlerinde CL yarı finalleri ve İspanya Süper kupası finali kaldı.



1 Mart 2011 Salı

Nobre'den Kısa Bir Espri

"Her futbol gibi bende Milli Takım forması giymek isterim. Ama o formayı giyebilmek, takıma kabul edilmek hocaların takdiri." Çok komiksin vallahi Nobre.

Lorient'den Kadınlara Özel



Fransa Ligue1 takımlarından Fc Lorient, gelecek hafta olan Dünya Kadınlar Günü'ne özel bir kampanya hazırlamış. Kadınlara bileti 1 eurodan satışa sunacaklarmış. Bir de ilginç bir uyarı vermişler. Kadın kılığına girenlere verilmeyecektir ve kadınların yerine alınan biletleri erkekler kullanamaz.


Artık kadınlar bu duyuruya kulak verip gelirlerse takımlarının yakışıklı gol kralı adayı Kevin Gamiero'yu izlerler.

25 Şubat 2011 Cuma

Platini'nin Ayarı Sırbistan'a Yarar mı ?








Platini gençtiğimiz günlerde Sırbistan Futbol Federasyonu'na ültimatom verdi: Ya adam olur taraftarınız ya da üyelikten alırız sizi ne turnuvalara milli takımınız ne de futbol kulüplerinizi turnuvalara alırız diye. Son İtalya maçında yapılanlar gerçekten de sabırları taşırmıştı yapılanlar.

Yakın zamanda Partizan taraftar grubu Grobari'nin yaptığı olayları herkes bilir. Bosna takımı Zrinjski Mostar maçında taraftarlar saha olayına karışmış, Partizan Belgrad ise 1 yıl avrupa kupalarından men cezası almıştı

Sırbistan'da taraftarlara devlet sözünü yıllardır geçirememekte. Yugoslavya zamanında pek kavga olmadığından bu gruplara bir müdahale olmadı ancak , yıllar sonra yıkılan Yugoslavya'dan sonra da çok geç kalındı. Artık neredeyse stadlardaki güvenliğe bile el atan gruplar ülkede maçlarda tehlike saçar oldular.

.
Uefa ise birkaç kere uyarmıştı Sırp yetkilileri ancak uyarılar sadece "söz" olarak kaldı. Yugoslavya'daki kanlı olaylara hiçbir önlem alınamıyorum ve her Partizan - Kızılyıldız maçında kan dökülmekte. Ultraslıktan daha çok sokak çetelerine dönen gruplar için yaptırım olmadıkça Balkan futbolu ilerleyemeyecek.

Ölüme Gidiyoz Schuster Gaptaan !


Yazın yapılan Ersan , Guti , Quaresma transferleri... Ara transferde yapılan Fernandes , Simao , Almeida transferleri... Bunların hepsi sadece kağıt üstünde şampiyon yaptı Beşiktaş'ı. Uzaktan baktığınızda "Oha lan ligi kopardı olum bunlar" derdiniz ama şimdi Galatasaray'la sadece aralarında 8 averaj kaldı. Beşiktaş sadece güzel futbol oynuyor skora etki yapan bir oyun tarzı yok. Atağa kalkamazlar kalksalarda atak söner falan işte yani.

Dinamo Kiev'e bakarsanır takım çöküşlerdeydi. Ligde Shakhtar 12 puan önlerinde onlar ise Metalist Harkov ile 2.lik savaşı vermekteydi. Beşiktaş ise alışıla gelmiş birşey yaparak 4 tane yedi yine bir Ukrayna takımından. Başı yanan futbolcular değil Schuster oldu. Halbuki ne kadar iyi oynatırdı Madritista'yı.

Beşiktaşın artık Uefa defteri kapandı. Lig ise çoktan bitti ki bu bitiş Galatasaray'ın Avrupa kapısını aralaması için iyi bir şans oldu. Geriye ise Ziraat Türkiye Kupası kaldı ki, Galatarasaray bu kupayı ligdeki ilk 5'ten daha çok istiyor. Peki Beşiktaşın şansı ? Çok ama çok az. Schuster ise gün saymakta bugün var yarın yok ...

24 Şubat 2011 Perşembe

Wenger'den 3. Çalım !

Wenger yine boş durmamış Barça'dan bir adam daha cebe atmış. Fabregas ve Fran Merida'dan sonra 3. vakanın ismi Jon Toral imiş. Hem de Sandro Rosell'in oyuncu kaçmalarına karşı seferberlik ilan ettiği dönemde olunca Rosell'in tepesi iyice atmış. Gunners ise Barça'ya 350bin euro yetiştirme bedeli ödeyecek. İlerde de parlarsa eğer 30-40 milyon euroya geri berir artık.

19 Şubat 2011 Cumartesi

Lanetim Senin Üstünde !


Son 2 sezondur, feci şekilde bu Chelski'ye kıl oluyorum. Man. City ile birlikte futbol piyasasını bozdular. Bugün pek özelliği olmayan sıradan genç stoper David Luiz bile 30 milyon euro ise bunlar yüzündendir. Geçen sene beddua etmedim ama bu sene fena beddualarım tutuyor.

Bugün maç listesine göz attığımda Everton'ın Chelski ile oynayacağını gördüm ve inşallah yenilirler dedim. Çok geçmedi 30 dk. sonra elendiğinin haberi geldi ve mutlu oldum bir anlık.

Şimdi sorarlar insana " Olum senin bu takımla derdin ne ? " diye. Basit çünkü yaptıkları işlerle tepkileri topluyorlar. Torres'in gidişiyle iyice tepki çekmeye başladı Chelski. Bu sezon 4. sırayı Tottenham'a kaptırabilirler de ...

17 Şubat 2011 Perşembe

Wenger'in Gecesi


Saat 20:00 civarı. Arkadaşımla birlikte iddaa bayisinde maçlara bakıyoruz, o da kupon yapmakla meşgul. Kafamı çevirip programa baktığımda Arsenal - Barcelona karşılaşması geldi. "Üst bitecek bu maç olum sakın Barça'ya verme" diye bir feryad koptu. Arkadaş gülümsedi:"Zaten üst vereceğim maça." dedi.

Çıktık 21.46 da maç başına oturdum 1. dakika olmuş maç ataklarla başlamıştı. Barça oyunu ortaya yıkmış Arsenal ise ortada defans yapmakla meşgul. Öyle ki Van Persie, Walcott, Nasri 3lüsü ve Fabregas ortada oynuyor; Wilshere ve Song ise defans 2lisi ile blok yapmıştı. Defans açıldıkça Xavi ara pas atmaya çalışıyor taraftarın yüreği ağzına geliyordu. Ne olduysa o sırada oldu işte. Defans öne çıkınca bir anda boşa çıktı ceza sahasının içi ve Messi'nin pasında topla buluşan Villa, topu ağlara gönderdi. 1-0 olduktan sonra ilk yarıda skor adına birşeyler yoktu ortada. Sadece Barça bazen defansın boşluklarını gördüğünde atağa kalktı o kadar.

2. yarıda ise Arsenal daha fazla ortada oynamaya başladı. Öyle ki mevkisine alışamayan Abidal zorlandı. Nasri da solda Dani Alves'i baya bir zorladı. Sonrasında da kendisini gösteremeyen Walcott ve Song çıkıp, Bendtner ve "Rus Messi" Arshavin girdi oyuna. Oyun bir anda değişti Barça'nın skor üstüne yatma üzerine yaptığı çabalar boşa çıkmıştı. Van Persie klasik " Kale ağzında paslaşma" işini yapmayınca Valdes afalladı ve 1-1 oldu skor. Bu dakikadan sonra Arsenal kendi lehine çevirdi maçı ve Barcelona'nın zamanında Zenit'in kapısında nöbet tuttuğu ufaklık Arshavin müthiş bir plase ile 2-1 yaptı skoru.

Wenger ise böylelikle 20032ten beridir 37 maçta evinde İngilizler hariç(Man. United) hiç bir Avrupa takımına yenilmemezlik serisini sürdürdü. Kolay değil 7 yıdır Wenger ManU hariç kimseye yenilmiyor. Bu skor da heyecanın biraz artmasına vesile oldu.

13 Şubat 2011 Pazar

Biz Bu Sene Ligde Yokuz Dayı !

Sıradan hiç bir özelliği olmayan can sıkıcı bir maçtı. Kewell'ın yokluğunda Anıl giydi formayı işte. Top ortada döndü durdu dolaştı. Derken 5. dakikada Ismael Sosa skoru ilan etti. Bu dakikadan sonrasını da oynamamıza gerek yoktu ama malum, futbol 90 dakika. Galatasaray ligde resmen yokları oynuyor ve Zapata 3 maçta 6 gol yedi. Bu mu müthiş kaleci, paranıza kıyıp daha da güzel bir kaleci alsaydınız nereniz düşerdi ? Ama yok biz takımlardan kovulan oyunculara bayılırız. Bu adamın kaç aydır futbol oynamadığını herkes bilmekte ve hala zorla kaleye geçiyor. 1-2 pozisyon oluyor bunlarda golle sonuçlanıyor. Eğer böyle olursa Trabzon, Fener ve Beşiktaş maçlarında vay halimize ...

4 Şubat 2011 Cuma

El Clasico Yılı

İspanya yeni yılın ilk yarısında 2 El Clasico izleyecek. Bunlardan birisi hafta içi Copa Del Rey, diğer ise La Liga'nın bir nevi final maçı. Şimdilik Copa Del Rey'deki karşılaşmalarına bir göz atalım.

Real ve Barça 25 kez karşı karşıya gelmiş. ilk 16 da 2 kere , çeyrek finalde 10, yarı finalde 8, finalde de 5 kere karşılaşmışlar. Finalde 3-2 Barça üstünlüğü var. Ayrıca Real Madrid Del Rey'i 17 senedir kaldıramadı. Bu sene de Real kaldıramazsa 18 sene olacak.

Her iki dev de yarı finalde gol yemedi rakiplerinden. Barcelona toplamda 8 gol atarken Almeira ağlarına, Real Madrid Sevillia ağlarına 3 gol attı.

Kupada final olarak El Clasico 1936 da oynandı ve Real Madrid o sene kupayı kaldırdı. Barcelona ise tam 32 yıl sonraki finalde Beyaz Şimşekler'i tek golle yenmişti.

Barcelona'nın gol atamadığı tek final ise 1974'teki finaldir. Bu maç Real'in son kazandı derbi finaldir ve 4-0 gibi net bir skorla geçmiştir rakibini.

Son iki derbi finalden ise 1-0 ve 2-0 gibi skorlarla galip ayrılan Barça, seriyi 3-2 yapmıştı. 10 Nisan'daki final ise nefesleri kesecek. Bundan kimsenin şüphesi yok.

Inter Geri Geliyor

Inter transfer döneminde çok iyi işler başarıp kadroya iyi takviyeler yaptı. Pazzini takımda sırıtmazken Brezilyalı futbolcular takıma tekrar alıştılar. Milan bu hafta yerinde sayarken Inter aradaki farkı iyice azaltmayı başardı. Aradaki fark yediye indi ve Milan'ın sakatlardan dolayı başı çok ağrıyor. Inter'de ise Lucio'nun bir sakatlığı var. Eğer Inter bu aradaki farkı iyice kapatabilirse Milano derbisi gayet zevkli olacağa benziyor.

300bin Eurocuk !


Cenk Tosun 20 yaşında. Bonservis bedeli 300bin euro diye Galatasaray almaktan vazgçmiş. Bakın fazla değil 300bin euro. Neymiş efendim bu adam bu kadar para etmez de yok işte şöyle böyle. Emre Güngör hatasından sonra Gaziantep'e kaptırdığımız 2. futbolcu ki Emre Güngör hala neden oraya gider anlamam. Dün akşam 2 tane gol attı yeni kalecimize ve "hoşgeldin" dedi. Eğer biz bu adamdan 300bin euro için vazgeçtiysek o zaman "Cenk Tosun gelsin bize kosun" diyesim geliyor.

1 Şubat 2011 Salı

Torres Liverpool'da



Abramovic'in en transfer listesindeki en gözde oyuncusuydu. Tamı tamına 58 milyon euro verildi ve Liverpool bu teklifi geri çeviremedi. Haftalık 180.000 puond alacakmış.

Taraftar da en önemli adamlarından birisi transfer olunca şekildeki gibi gemileri yakıp artık onu düşman bellemişler. Bu hafta sonu da şansa Chelsea-Liverpool maçı var ve herşey olabilir.

29 Ocak 2011 Cumartesi

Liverpool'a Doğru

Luis Suarez imzayı attı atıcak. Skysports'a "Bu teklifi reddedemem Anfield'ın havası hoş" gibi açıklamalar yapmış. Taraftarın beklentisi büyük. Torres takımı bırakmayabilir imzayı attığı zaman. Ama asıl sorun Eredivisie'deki yaptığı işlerden sonra bu yüksek beklentilerin altından nasıl kurtulcak? Bekliyoruz.

Aynı Hikayeler !


Hagi'nin bir kadro galibiyet aldıktan sonra ısıtıp tekrar önümüze koyması sıktı artık. Kazım ileride oynuyor hala. Santraforumuz olduğu halde kanat oyuncusunu neden ileri uçta oynatır Hagi anlamam. Ayrıca ortasaha da Ayhan'ın olması büyük bir problemdi ki, hala a2 takımında ben burdayım diyen Cumhur'u oynatmıyor hocamız. Culio ve Yekta dışında Ayhan olunca derme çatma ortasaha oluyor malesef. Stoper sorunu bu maçta da vardı ki Cana ön libero oynasa Gökhan zan büyük tehlike olur maçta 5-6 gol görürdük kalede. Neill'sizlik sen nelere kadirsin...

Son söz olarak malesef elindeki kadroyla en iyisini yapan Eric Gerets'i çok özledim. Ha Lucescu da olur ona da özlemedim değil.

28 Ocak 2011 Cuma

Ziraat Türkiye Kupası'nda Eşleşmeler

Çeyrek Finaller:

Beşiktaş - Gaziantep Büyükşehir Belediyespor

Gaziantepspor - Galatasaray

İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Kasımpaşa

Gençlerbirliği - Bucaspor

Yarı Finaller:

Beşiktaş - Gaziantep B.B / Gaziantepspor - Galatasaray

İstanbul B.B. - Kasımpaşa / Gençlerbirliği - Bucaspor

İlk maçlar 2 Şubat 2011'den itibaren başlıyacakmış. Rövanşlar ise 2 Mart 2011'den itibaren yapılacakmış.

20 Ocak 2011 Perşembe

Yekta Galatasaray'da





Bugün saat 11 gibi internet sitelerine bomba gibi düştü bu haber. Aslında 4 büyükler de peşindeydi ama onun gönlünün Galatasaray da olduğu belliydi. Hatta geçen sezonki Galatasaray-Kasımpaşa maçından sonra "muhteşem taraftar" olarak Galatasaray taraftarından bahsedince taraftarın gönlünü kazanmıştı. 4.5 yıllık imza atılacakmış bir de bu arkadaşın şöyle bir istatistiği var:

18 Ocak 2011 Salı

Yeni Fransa Forması




Nike Fransa Milli Takımı'nın yeni forma tedarikçisi oldu. 38 yıldır adidas ile çalışan Fransa Nike ile anlaşınca herkes tabiki şaşırdı. Şimdilik 1. formanın resimleri var ileriki zamanlarda 2. formanın da resimlerini koyacağım.

13 Ocak 2011 Perşembe

Irkçı Okan B.

Okan Bayülgen'i yıllardır izlemem fazla anca televizyonda rastlarsam bakarım sıkılır kapatırım. Zaga ismini değiştirdikten sonra özellikle "Disko Kralı" programında seyirciyi ufak düşürmeye çalışan hali, arayanın yüzüne telefonu kapatmalar, millete boş laf sallamalar iyice baymıştı. Geçen gün de Emmanuel Emenikr için iğrenç ve ırkçı bir lafta bulunmuş: "Bu da mı tekneyle gelenlerden.". Bu durumu, insanlara laf atıp üstünden geçinmeye çalışan zavallı bir espri yapmaya çalışan sunucu durumuna düştüğünün bir kanıtı. Biz ülkemizde ırkçı yok diyoruz ama televizyon programları ırkçı kaynıyor. Karabük taraftarları da oyuncusunun arkasındalar. Ben de destekliyorum bu kararı. Her gün fabrikada geçim savaşı veren işçilerin takımı olan Karabük'ün takımının sempatik ismi olan Emenike'ye yapılan bu ırkçı yaklaşım bir rezalet. Ve Okan reyiz hala özür dilememekte ısrarcı. Çünkü kendisini "Tükürdüğümü yalamam" olayında bir numara olarak göstermeye çalışıyor.

10 Ocak 2011 Pazartesi

Maç Katili Webb

Aslında dün yazacaktım bu yazıyı ama bugüne bu saate kısmet oldu. Dün 15.30 civarında bir hakem faciasına rastladık. Howard Webb maçı resmen öldürdü. Dimitar'ın kendini yere atmasına penaltı dedi ve tüm şimşekleri üstüne çekti. Carrick'in yaptığı arkadan müdahale sonunda dengesini kaybeden Gerrard Carrick'in üstüne düştü. Kendisi etti kendisi buldu ama maç katili oralı bile olmadı ve Liverpool'u sevmeyen bir hakem gibi davranım alakasız pozisyonda kırmızı kartı verdi.

Olaylar bununla da kalmadı. Babel twitter hesabına yazdıkları yüzünden F.A hakkında soruşturma başlattı. Anlıcağınız Webb baya bir can yaktı dün. Karısını da bir kez daha haklı çıkardı. Sahadaki 22 kişiyi değil 1 kişiyi de olsa idare edemez bu hakem.

8 Ocak 2011 Cumartesi

FA Cup Süprizlerle Doludur.




Murat Kosova televizyonda daha farklı bir söz de söylemiş olabilir ama FA Kupası gerçekten de süprizlerle dolu. Şu ufaklığa baktığınızda bile görebiliyorsunuz beklenmeyen süprizler ve heyecan yüzünden okunuyor.
Bugünki Leeds-Arsenal maçının hayal kırıklıklarından birisi de Arshavin oldu. İleride Bendtner ile iyi anlaşamadılar en sonunda taraftar 55. dk dan sonra çıldırmaya başladı ki Bendtner'e ayak uydurdu Andrei.
Szczeny, bugün müthiş bir kurtarış yaptı ki bu haftaya damgasını vurabilir. Resimdeki sarışın arkadaş Becchio'nun topunda iyi bir reflex ile topu kurtarıp maçın kaderini çizenlerden birisi oldu. Bu arada Kasper Schmeichel da bu maçta Denilson'un şutunda babasını aratmayacak bir refleks gösterdi ve Arsenal'in Leeds'in FA cup rüyalarına Emirates'de son vermesini önledi.

Chamakh da sahanın silik oyuncularından birisiydi yerini Theo Walcott'a bıraktı. Ve Walcott maçın kaptan Cesc ile birlikte dönüm noktası oldu. İlk pozisyonda beceriksiz Bendtner ofsaytta olduğu için verilmeyen penaltı(?) ve sonrasında da kazandığı penaltıysa maçın Elland Road'a gitmesinde en büyük payı olan oyuncuydu. Maç boyunca Arsenal sürekli yüklendi Leeds ise kapalı kutuydu ve 54'te Denilson'un beceriksizliği yüzünden Arsenal az kalsın FA Cup'tan oluyordu. Sürekli baskın oynayan takımda Djourou müthiş bir performans sergiledi ve Vermaelen ile iyi bir ikili olacağını gösterdi. Squillaci ise normal sıradan bir stoper rolündeydi. Leeds'te ise Sanchez Watt , Becchio , Gradel ve Snodgrass gayet iyi bir performans gösterdiler. Takım halinde defansta ve atakta çok iyi anlaşan takımda Simon Grayson'ın yaptığı devrim nitelikli çalışmaların bir bir oturduğunu gördüm. Bu gelişim Leeds'i eski günlerine taşıyacak gibi gözüküyor. Ama asıl soru Elland Road'da kim gülecek

Ve Gitti...

Roy Hodgson'ın Fullham'daki uygulamaları burada tutmadı. Kulübün bir ara düşme potasının biraz üstünde olduğunu göz önüne alırsak aslında çok doğru bir karardı. Ne zaman kovulacak bu adam diye nöbet tutarken bugün flash haber olarak geçti. Yerine de sezon sonuna kadar Kenny Dalglish getirildi. Topun ağzındaki 4'lüden biri elendi geriyo Carlo, Gerrard ve Avram kaldı onlar da yakında gider.

7 Ocak 2011 Cuma

Efes Pilsen'in Faydaları

Efes Pilsen 1969'da kurulmuş İstanbul ve İzmir'de üretim yapmaya başlamış balkan ülkelerinden başlayarak bir çok ülkede satışa sunulan bir bira markası. Okulda hep derler bira zararlı, bira şöyle, bira böyle. Gelelim Efes Pilsen'in yararlarına.

Efes Pilsen 1976 yılında Kadıköyspor'un devralınmasıyla kurulmuş bir basketbol takımıdır. 76-77 İstanbul Ligi, 77-78 2. lig, 78-79 1. deplasman ligi derken 1. Lig'e çıkmış , Koraç kupasında bir şampiyonluk onlarca başarı elde etmiş güzide bir basketbol takımıdır. Bu takımın yakaladığı başarıyı bırakın Galtasaray CC'u ve ya Beşiktaş CT'yı ezeli rakibi Fenerbahçe Ülker bile yakalayamamıştır.

Şimdi bu takım kapatılmak üzere ya da ismi değiştirilmek zorunda. Litvanya Milli Takımı'nın şampiyonadaki forma sponsorunu bilen bilir. İşte Efes de türk basketboluna böyle bir katkı yapmış takımdır ki Avrupa'da ismi en çok dile gelen basket takımıdır. Efes basketbolu geçtim A Millilere ve futbola da katkısı ççok büyüktür ki bugün o katkının yarısını Ülker yapmamaktadır. E Ülker geride kalınca çıkan yasa direk yüzlerine güldü ki, insanın aklına Efes deyince bira basket deyince de Efes gelir.

Bu takımın kapatılması demek, Ülker'in dolayısıyla devletin Efes'e attığı bir çelme olacak ki Ülker basketbolu ileriye değil geriye götürebilecek bir kapasitede şahsımca. Efes'in kapatılması demek basketbolu engellemek demek. Efes'in kapatılması demek gençleri gerçekten de biraya itmek demek.

Peki bu durum devletimizi bağlar mı ? Onlara sormak lazım ...

Not: Ülker derken kastım şirket olan Ülker'dir Fenerbahçe Ülker ile alakası yoktur.

6 Ocak 2011 Perşembe

Bir Cem Sultan Hikayesi ..

Cem Sultan... 19-20 yaşlarında ve hala A2 kadrosunda dolaşan oyuncu. Anıl ile birlikte gelmesi gerekiyordu ama anlaşmayı kabul etmemiş diye Hagi reyiz de kadro dışı bırakmış Cem'i. Şimdi de peşinde Fenerbahçe ve Bursa var. A2 takımda hep ben burdayım diye bas bas bağıran bir oyuncuyu nasıl götürmezsin A takımla kampa anlamadım. Bu yönetimi de anlamadım. Madem yatırım yapıyorsun niye bu oyuncuyu da A takıma çıkartıp oynatmıyorsun. Adam pişsin dediler yandı pişti kül oldu ve şimdi 2 büyük rakip bundan nasiplenmek istiyor. Olacak iş değil. Umarım bir yere gitmez de A takımında kendisine yer bulur.

5 Ocak 2011 Çarşamba

Colin Kazım Galatasaray'da


Aslında belli olan bir transferdi bu. Türk futbolunun "Gascoigne"i Kazım kampa katıldı.Fener'de iken verdiği sex partileri, dövme partileri, alemleri haber olan oyuncu bakalım bizde nasıl bir oyuncu kimliğine bürünecek. Aslında Kazım iyi oyuncudur süratlidir , tekniği mükemmeldir ve Kazım'ın sahip olduğu kalıp ve kuvvet şuan ülkemizde bir tek kanat oyuncusu olarak Quaresma'da vardır. Ama disiplinsizliği ile medyanın takibinden düşmeyen , İstinye Park'ı sürekli tavaf eden bu oyuncu artık 80 numarayı giyecek. Aslında hiç umutlu değilim ki bu adam disiplinsizlikten geldi bu takıma ve tüm taraftarlar ayaklandı. Geçen gün Sky Sports'a verdiği demeçteki "içki içmiyorum" sözleri de bundan dolayı olsa gerek. Kötü bir transfer olabilir disiplinsizlik yüzünden ama kanat takviyesi için ise çok iyi bir transfer.

Umarım adam gibi futbol oynar evine kapanır da bizi de haksız çıkarır inşallah.